FİLİM BİTTİ

Tavsiye etti
Teşvik etti
Nasihat etti
Anası değildi, babası da değildi : amma velâkin
dostuydu o onun
Bir kez daha şansını denemek istedi
Dedi, aklını başını al
Baktı olmuyor, almıyor aklını başına
Kaçınılmaz son hakikat oldu
Ne halin varsa gör, dedi
Filim bitti.

Aferin bitirene!

KADERE SİTEM

İyi ki sıvadı kolları
Yapayım bir şeyler dedi
Geldi aksilikler üst üste
Setler kuruldu önüne
Kat edemedi bir arpa yol bile

Boşa dememiş atalar
Vermeyince Mabut neylesin Sultan Mahmut
Amma velâkin kırmadı ümidini bu Mahmut’un
Gün doğmadan neler doğar da demiş atalar dedi
Kimseyi suçlamadı
Belli ki eksikler vardı
Kadere sitem etmeyi geçti
Eksiklikleri gidermek için sıvadı kolları

Aferin ona!

BUGÜNÜ DE GÖRDÜK YA

Üzerinde takım elbise
Kuru temizlemeden yeni çıkmış
Kravat da o biçim yani
Hâsılı
Grand tuvalet bir vaziyette
Şükür Allah’a
Bugünü de görmek varmış kaderde.

KESTİK ATTIK

Müstahakmışız
Öyle buyurmuş efendi, canı sağ olsun

"GAZéLI ŞİİR

Hoşuna gitmezmiş meşrebim
Söylemiş bir dostuna
Dostu dostumdu
Geldi, söyledi bana,
Canı sağ olsun dedim
Anladınız değil mi,
Gelmedim gaza!

Aferin bana.
Aferin bana!

ŞİİR ÜZERİNE SÖYLENMİŞ GÜZEL SÖZLER:

ŞİİR ÖYLESİNE AYRI, ÖYLESİNE APAYRI BİR DİLDİR Kİ BAŞKA HERHANGİ BİR DİLE ÇEVRİLEMEZ. ( JEAN CORTEAU)

***

AH BENİM EFE AMCAM!

Patladı birden
Açtı ağzını yumdu gözünü
Belli ki dolmuştu Efe Amcam
Rahatlamak için patlaması gerekiyordu.

Kabak benim başıma patladı
Saydı döktü tüm günahımı önüme.
Maazallah, ya Şevki’ye patlasaydı
Söylemesi bile ürkütücü amma kan çıkardı
Verilmiş sadakam varmış Efe Amcam!

ONU GEÇ BUNU GEÇ

Onu geç, bunu geç
Bu ne işime yarayacak
O ne işime yarayacak
İyi de vaktim yok ki mübarek
Sözlerine severdi Derya
Günlerden bir gün
Çok değil
Bir saat müsaade alıp Devran Derya’dan
Derya’nın odasına el attı
Ne eksik ne fazla altmış dakika sonra
Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur
Atalar sözünü kanıtlandı gibi geldi Devran’a amma
Dudak büküp geçti Derya
Ne zaman ki yalnız kaldı
Haklının hakkını verdi…

KESTİK ATTIK

Müstahakmışız
Öyle buyurmuş efendi, canı sağ olsun.

FELSEFE

Hıçbir şey
Her şeyse
Her zaman
Her saattir.
Her gün
Her yılsa
Her an
Bu andır…

Hoş geldin güzel ise
Hoş bulduk muhteşemdir
Gülümseyen bir yüz güven ise
Kahkaha atana ne demeli?

Her şey her şey ise
Birkaç şey
Hiçbir şey de olabilir
Her zaman,
Her şeyde olabilir
Bazı zaman

Dün dünde kaldı,
Gün bugünkü gündür…

BUGÜNÜ DE GÖRDÜK YA

Üzerinde takım elbise
Kuru temizlemeden yeni çıkmış
Kravat da o biçim yani
Hâsılı
Grand tuvalet bir vaziyette
Şükür Allah’a
Bugünü de görmek varmış kaderde.

KARMAN ÇORMAN BİR ODA

Karman çorman bir oda
Oda çocuğun odası
Çocuk bekliyor anne toplasın
Anne bekliyor çocuk toplasın

Çocuk nazlı anne kızgın
Anne inat, çocuk inat
Bir gün iki gün beş gün
Oda odalıktan çıkıyor iyice
Gülüyor oda hallerine


Babaanne görmüş geçirmiş
Yaşı yetmişi geçmiş
Seyirci kalmıyor daha fazla hale
Sıvıyor kolları toplayarak odayı
Cennete çeviriyor orayı
Birde çay demliyor ki akabinde
Tavşankanı

Çocuk anneye bakıyor utanıyor
Anne de çocuğa
Anne mahcup çocuk mahcup

Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az

Ne diyelim, aferin onlara

BİR ŞİİR YAZMIŞTI ÇOCUK

Huşu içinde dinledi mısraları
Bir çocuk yazmıştı
Yaşı ya beşti ya da altı
Tertemiz yüreği ile
Tertemiz dili ile
Bir şiir yazmıştı çocuk.

Değişik bir tat aldı bilge insan
Gülmedi, dalga geçmedi
Daha da önemlisi onu dinledi
Aferin, dedi şiir bitince, okşadı başını çocuğun
Çakmak çakmak oldu çocuğun gözleri
Sahi, dedi, “ beğendiniz mi?”
Bilgi adam alnından öptü çocuğun
“ Dinlediğim en güzel şiir” dedi
Yenilerini yaz göster bana diye de ekledi
O çocuk bir şair şimdi.

Serzeniş: Sitem ( Bir kimseye, bir sözünün ya da davranışının kırgınlık yarattığını onu kırmadan ifade etme )

***
SERZENİŞLİ AFERİN

Haklıydı serzenişinde
Severdi onu
İnsan sevdiğinden bekler selamı demişler

Sözü incitmedi, kırmadı onu
Aksine kendine getirdi
Burnu büyümemişti koltuk sahibi olunca
Hakikat şuydu ki,
İş güç şu bu derken hal hatır sormaz olmuştu

Uzandı eli telefona o akşam
Tek tek aradı tüm sevdiklerini
Onları mutlu etti,
Kendi de mutlu oldu
Serzenişte bulunana da bir buket çiçek yaptırdı

Aferin ona.

ANNE NASİHATI

ÖKÜZ ÖLDÜ ORTAKLIK BİTTİ
BAK, ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇTİ
BÖYLESİ GEÇMEMİŞTİ AKLINDAN BELKİ
NE DİYEYİM DOSTUM, DÖV ŞİMDİ SEN DİZLERİNİ

DEMİŞTİ ANNEN GÜLÜYOR SİNSİ SİNSİ
DİYORLAR Kİ BAK ONUN İÇİN, O BİR SERSERİ
BÜTÜN BUNLAR İFİRADIR DİYORSUN SEN BELKİ
ALLI PULLU SÖZLERE KANMA YAVRUM, AL TEDBİRİNİ

SEVGİLİYE DÖRTLÜK

Özlemedim sanma seni ey sevgili
Sevda öyküleri, gurbet türküleri
Sanma ki sen hoşafın suyu kesildi
Her sözün şiir gibi pek de güzeldi.

SEVDA ÖYKÜLERİ YAZMAK İÇİN


Düşündü ki geldi artık bunun mevsimi
Dedi, budur bunun tam mevsimi
Karınca misali çalışmaya başlamalı hemen de şimdi
Doldurmak için sayfalarını almalı bir defter hem de kallavi
Dememeli, atı alan Üsküdar’ı geçti

Aferin ona!

***

GÜZEL BİR ŞİİRDEN SONRA GÜZEL BİR SÖZ:

TATLI DİL, HER KAPIYI AÇAN SİHİRLİ BİR ANAHTARDIR. ( MONTAİGNE)

KEŞKELERİ SİLDİ LÜGATINDAN

Dinledi öğüdü,
Mademki dünün önemi gelecektir dedi
“Keşke” leri sildi lügatinden

Zararın neresinden dönersen kar demek
Dönmedikten sonra laf-ı güzafmış
Misalleri dinledi yaş almış dededen sabırla
Bir daha keşke dememek için
Sıvadı kollarını geleceğe
Artık onun için bu
Az laf çok iş demekti

Aferin ona!

GIPTA İLE BAKILAN ADAM

Tabii ki “ aferin” diyecek ona
Düşmanına bile “ aferin” diyebilendir o
Hak edene hakkını verebilendir o
Elleri bunun için öpülür onun
Bunun için önünde düğmeler iliklenir

Ne mutlu ona,
Aferin ona!

İTİRAF

Bivefa dedim, iftiraydı
İnsanız hata edeceğiz
Manzumu mensura yeğlemesi
Etmişti beni deli
Aleyhinde edecek bir kelam da bulamayınca
Bivefa dedim ona, hafif gibi geldi bana amma
Kimler varmış meğer dost meclisinde
Kaşla göz arasında duyurmuşlar heman
Gönül koymuş, ikrar etti alenen alo deyip

Ama oda, iki gündür de aramıyordu ki!

BUGÜNÜ DE GÖRDÜK YA

Üzerinde takım elbise
Kuru temizlemeden yeni çıkmış
Kravat da o biçim yani
Hâsılı
Grand tuvalet bir vaziyette
Şükür Allah’a
Bugünü de görmek varmış kaderde.

HOŞAFIN SUYU KESİLDİ

Sualler peş peşe geldi
Her suale
Bazen doğru
Bazen yanlış cevap verdi Ahmet
Altında kalmadı hiçbir sorunun yani
Sonra, suspus oldu birden
Şaştı herkes, Ahmet de bir insandı
Ağzı laf etse de her ne kadar!
Şevket güldü bıyık altından
Döndü dedi Dudu’ya:
Hoşafın suyu kesildi.

HEYHEY

Heyheyleri tuttu bir kere,
Haklı olmak ne değiştirir
Alttan almalı
Öfke baldan tatlıymış unutmamalı
Varsın, açsın ağzını yumsun gözünü!

O BİR ŞAİR ŞİMDİ

Zorla öğretmişti öğretmeni o günlerde
Ezberlenecek bu şiirlerden biri demişti
Ezberlememek için bin dereden su getirdiyse de
Çare etmemişti , ezberlemişti o şiiri

Bir gün, bir ortamda, sinirlerin gerildiği bir anda
Geliverdi o şiir aklına,
Bakın şair ne demiş, dedi okudu o şiiri
Ortam yumuşadı, sinirler yatıştı
Zevkten dört köşe oldu, şiire de başladı

O bir şair şimdi

ISKA TÜCCARI

El kadar bir toprak parçası vardı evinin önünde
Betonlaşmıştı
Bir gün canı sıkkındı pek
Sıvadı kolları belledi toprağı
Bir avuç kıska vardı evinde
Komşu vermişti öylesine
Dikti toprağa onları tek tek
Toprağı ıska ile
Iskayı suyla buruşturdu
Amaç kafa dağıtmaktı, kafa dağıldı.

Birkaç gün sonra bir sabah ne görsün
Iskalar soğan olmaya başlamıştı
Semih Ağa pek şaştı, şaşılacak ne varsa bunda
Can buldu, keyfi yerine geldi.

Bir fincan Türk kahvesi yaptı
Yudumlarken kahvesini mütalaada da bulundu

Köye döndü bir süre sonra Semih Ağa
Çalışmaya başladı dededen kalma topraklarda
Gün gün dinçleşti
Yetmiş beş yaşından sonra
Iska tüccarı oldu.

Aferin ona.

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ

Demeseydi
Yarın 12’den sonra gelirim
Sorun yoktu, dedi, iş bitti.

Belki gitmedi
Belki gidemedi
Söz ağızdan çıkmıştı
Lütfen dikkat,
Gelebilirim değil, gelirim demişti.

12 olunca saat arasaydı
Gelemiyorum deseydi
Sorun olmayacaktı belki amma
Sağ olsun onu da yapmayınca
Güven kaybetti
Yalancıya da çıktı adı

Gelirim yerine deseydi gelebilirim
Gelemedim ile kurtarabilirdi belki amma
Gelirim demişti göğsünü gere gere
Hülasa,
Kendi etti kendi buldu.

Anlayana sivrisinek saz
Anlamayana davul zurna az.


***


GÜZEL sÖZ: ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ ( TÜRK aTASÖZÜ)

Şiir Güzelliktir.

AYDEDE

Gecenin bir vaktinde,
Gözleri, döktü defteri önüne
Bir anlattı bir anlattı, pir anlattı.

Yüzünün kızarıp kızarmadığından
Emin değilim amma
Başı düştü önüne,
Belki utandı garibim
Belki,
“ Bekâra eş boşamak kolaydır dostum!” dedi.
Belki de,
Akıl erdiremediklerine şaştı kaldı.


Açıklık getirdi Aydede sözüne,
“Paslanmış kilitsin sen “dedi
“Kilidin hasısın” da dedi
“Dört yanında yağlar
Üstelik hazır eden sensin”
Göz ucuyla baktı ona
Bunları kendi bilmiyor muydu sanki?
Ya sabır, çekti.


Gecenin bir vaktinde
Yıldızların tümü tepesinde
Konuşan da Aydede’ydi
Yakalamışken zavallıyı,
Formdaydı da belli
Hem iğneliyordu
Hem de gaz veriyordu.


“Sus” diyemedi
Konuşursam susar belki dedi
Ses tonu sert,
“Dönmüyor kilit işte” dedi
Uzattı kilidi ve de ekledi:
“İnanmıyorsan bir de sen dene
Pohpohlamakla olsaydı bu iş
Gazın da pompanın da hassı bende amma,
Aklını kendine sakla Aydede...”

“ Ne halin varsa gör de şuna” dedi
Yıldızlardan biri Aydede'ye
Ve dahi ekledi:
“Ukalaymış da üstelik...”
Yukarıda söyledikleri ne ise de
Aşağıdaki sözü
Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” oldu biraz
Aslan yatağından bellidir...


Gün kötü geçti onun için
Aydede mi etkili oldu bunda
Yıldızlar mı bilinmez
Farkındayım ben demedi bakın
Hani derler ya,
Suç gelin olmuş,
Sahiplenmemiş hiç kimse...


Ertesi gün,
Bir kilide baktı o
Bir de yağa
Ertesi gün de öyle yaptı
Ertesi günde.



Of dememek olası değildi onun için,
Tepesinde Aydede,
Fark etmiyor gibi yazsa kaç yazar hani
Gözleri üzerinde
Kararlı da belli
Atmazsa adım
Başlamazsa bir yerlerden
“İnsan yerine koyduk da seni
Bir şeyler dedik “diyecek gibi
Ve hep birlikte yıldızlar
Saklandıkları yerlerden çıkıp
El vurarak vokal oluşturacaklar
Baskı kuracaklar, diyecekler Aydede’ye:
“Ne hali varsa görsün, ne hali varsa görsün”


Tıkla çıt arasında bir ses
Aynı sesi telaffuz olanaksız
Çalışan anahtar ne güzel de açıyor kilidi
Her kilitlenişinde
En küçüğün elinde bahsettiğim kilit
Ve söz meclisten dışarı
Izbandut gibi biri
Kan ter içinde üstelik elinde de bir kilit,
Anahtarı içinde,
İçinde de, dönmüyor ki dönmüyor
Anahtar paslı değil, paslı olan kilit
Belli ki paslanmış iyice...
Aydede’nin bir gözü açılmayan kilitte
Bir gözü üstünde
Korkarım patlayıp haykıracak şimdi:
“Kımıldasana,
Sözümü havada bırakarak onurumu kırmasana!”


Derken, bir alkış koptu birden
Mini mini bir yıldız
Alkışladı, coşkulu gibi geldi ona
Alaya mı aldı bilmem
Elimi yüzümü yıkadığını görmüş
Hem saf hem deneyimsiz
Mana çıkartmış
Sabırla koruk helva olur deyip
Sıvayacak kolları sanmış
Başlarsa bitireceğine yürekten inanmış,
Bir anlattı bir anlattı Aydede’ye
Kımıldattın onu, dedi gerisi gelecek
Aydede gülümsedi,
Ve dedi, ölü toprağını atsa üzerinden bir
Akşam olunca,
Oldu olmadıyı geçip
Bir şeyler yaptım dese…

O yıldız, yıldızı olacak gibi onun
Elimden tutmaya karar verdi,
Koştu geldi kondu avucuma dese bu yeter,
Yürüyecek de işte
Paslanmış iyice
Ümidini yitirenler,
Bırakın ne hali versa görsün demiş,
Yaşam bu işte,
Ümit bu işte;
Bu kez olacak
Binin binbiri var...

Sözün özü,
Yürüdüğün düz yolda bile patlayabilir
Lastik bir gün,



Duyan da, tövbe yarabbi...


Sabırla koruk helva olur

********************


GÜZEL SÖZ :
BAŞKALARININ ISDIRABINI UNUTMAK KOLAYDIR ( GRAHAM GREENE)

MAHLÛK

“Mahlûk”muşum, mahlûk demiş bana alenen
Garibim, aşağılamış aklı sıra
Sanmayın ki açtım ağzımı yumdum gözümü
Sözü getirenlere götürsünler de ortalık kızışsın diye
Öyle dediyse öyledir dedim
Güldüm geçtim
Yağ sürmedim kimsenin ekmeğine.

Ezildi sözünün altında zaman içinde
Eee, ne demişler
Kim ne ederse kendine eder.
Kem söz söyleyen yere bakar.

Canım benim!

BİLGEYMİŞ

Eskilerden biri vardı
Göğsüne götürerek ellerini “ tamam” derdi
Karşındaki binmişse küplere ve diyorsa ki:
İllaki bu böyle, dediğim dediktir çaldığım düdüktür
Derdi ona
“Ne diyeyim, öyle diyorsan öyle olsun…”

Cahile laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür.

Korkağın biri olsa gerek derdik alttan alır
Ya cahil, ya da yürekli değil
Fikri sabit, bakışı tekleri sakince dinlerdi
Savunurdu fikrini onlara karşı da
Muhatabının sesi yükselmeye başlayınca anlamsız
Başını eğerek bir yana, bir garip derdi:
“Eyvallah, canın sağ olsun.”

Cahile hendek atlatmak zor da
“Bilge “ olmak ondan kolay mı?
Eskilerden biri vardı; boş sanır, öyle bilirdik
“Derya” imiş sonra anladık…
***
Güzel Söz :
Şiir, büyük zekaların rüyalarıdır. ( Lamartine)

AYAK BAĞI

Ayak bağı gördüm seni
Gözünün üstünde kaşın var dedim hep
Zindan ettim hayatı san
Çıldır çıkdır bir hayat
Sen olmazsan parmaklarımın ucundaydı sabki!

Ayak bağımdın
Anandan emdiğin süt burnundan gelmeliydi ki
Azat etmeliydin beni…
Nitekim çatladı sabır talın
Ve ben
Nasıl bir yakut kaybettiğimi
Çok geç , seni kaybettiğim zaman, anladım

***

ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ.
( TÜRK ATASÖZÜ)

GÜZEL SÖZ :
Ağılda oğlak doğunca derede otu biter. ( Kaşgarlı Mahmut)

SAKLADIM-KAYBETTİM



Kaybetmemem gerekiyordu
Mühimdi, hem de çok
Sakladım... Kaybettim.

Gülmeyin, başınıza gelmedi mi sizin sanki
Yer yarıldı da yerin dibine girmedi mi sanki
Anlatsam kim inanır;
Kılıfını böyle hazırlamış diyecekler
Ayıkla pirincin taşını.

İMTİHAN

Beklenmedik bir sorun doğdu
Bertaraf edildi tarafımdan
Gıdım gıdım da olsa
Gördüm ki
Tecrübedenmişim yaşamdan, çok da şey öğrenmişim
Aklım da bilgim de becerim de varmış meğer
Sen yapamazsın, beceremezsin diyenlere
Tokat gibi bir cevap oldu bu
Her sorun bir imtihan
Her imtihan bir kazançtır diyenler boşa dememiş
İmtihandan geçmek de güzel oluyor be!

ŞİİR ŞİİRE NE DEMİŞ?

BİR ŞİİR
BİR ŞİİRE
SEN ŞİİRSEN
BEN NEYİM DEMİŞ,
KÜÇÜMSENEN ŞİİR GÜLÜMSEMİŞ
DEMİŞ,
CANIN SAĞ OLSUN!

AL SANA REÇETE!

Taze fikirlere ilgi duydu hep
Süzgeçten geçirip “tamam” da verdi ise bir kere
Yeme de yanında yat oldu o, onun için.

Geçmişi geçmişte bıraktı hep
Hep geleceğe baktı
Hep taze kaldı.

Genç kalmanın reçetesini soranlar
Olmadı da değil doksanlık gence
Nasihat etme örnek ol dedi desturum dedi
Nasihat yok bende

Anlayanı takdir etti alkışladı
Anlamayana kızmadı,
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az misali
Bakmak başka görmek başka deyip gülümsedi
Dedi,
Bak bana, gör beni.

AŞKIN IRGATI


Aşkın ırgatı olmuşsun
Ebetteki ki pır pır atacak yüreğin
Dudaklarından dizeler dökülecek
Kendini şair sanacaksın

Tırpan olacaksın
Her söz diken olacak sana
Sorgulamadan biçeceksin

Sessiz gecelerde imtihandasın
Kimler geçmemiş ki bu sınavdan
Sıra sende, nasıl olacak deme sakın
Bir tutam sevgi ile sarmaş dolaşsın

HOŞ BİR ÇAĞRI

“Beyhude bir uğraştır senin gözünde bu uğraşım amma
Seversin beni bilirim, gel kırma beni deme bana artık!
Uğraşım beyhudedir belki amma
Gel, limon sıkma hobime de
Birkaç saatlik mutluluğu çok görme bana.”

ÂŞIK OLDUĞUM ADAM

Herkesten farklı o
Masmavi gözleri var
Boy da dalyan nazardan saklasın Allah
Dememi beklemeyin
Hem tıknaz hem de saç telinin sayısı üç beş
Amma velâkin
Herkesten farklı o,
Benim âşık olduğum adam o

İnci değil dişleri
Boş gezenin boş da kalfası
Genel kültür derseniz koskocaman bir sıfır
İki çift lafı da getiremezdi bir araya amma
Herkesten farklı o
Âşık olduğum adam o
Hafiften aksak
Meclislerde de aranmaz pek
Üç beş kitap okumuş mudur derseniz
Yanıtım sanmam olacak amma
Herkesten farklı o
Benim âşık olduğum adam o.
Romantik takılmaz
Babacan da değil hani
Hippi kılıklı ve de
Ter kokusu erkeğin parfümüdür diyenlerden amma
Âşık olduğum adam o
Görenlerin asılır suratı
Sesi de bet
Sanat manat hak getire zaten
Fildişi kule nedir bilir mi bilmem amma
Çapağı görse mertek sanır
Herkesten farklı o
Çünkü âşık olduğum adam o
Annemle babamın gözleri patladı onu görünce o gün
Gül gibi kızları böyle bir adamla, aman Allahım!
Tacizden hapis de yattığını da duyunca çıldırdılar
Empati kurdum hemen
Haklıydılar amma
Gönlüm ona konmuştu işte
Âşık olduğum adam o olmuştu işte
Cebinde metelik yok
Benim altımda son model bir araba
Anlattılar, psikologa götürdüler apar topar
Sandılar ki gözüm kör olmuş
Ama herkesten farklı o
Âşık olduğum adam o
Düğünümüzde
Kulaklarımla duydum,
Büyük konuştun dedi biri babama
Büyük lokma ye büyük konuşma dememişler boşuna
Pek çok kişi yan yana görünce onunla bizi
Tövbe istiğfar getirdiler
Ve dahi
Sıraya girdiler bizi kutlamak için sağ olsunlar
Kadının yaşı erkeğin yaşının yarısı olmalı safsatasını da
Kinayeli hissettirdiler
İçlerinden bir yerleri ile güldüler mi bilmem amma
Yakıştılar, maşallah dediler
"Bir yastıkta kocasınlar"ı da eklediler

BU BAYRAM DA


Zaten telefonun başındaydı
Çalmasıyla aldı ahizeyi eline seksenlik adam
 Alo demeden “alo,” dedi oğlu “ Baba nasılsın?”
Bir senedir bugünü bekliyordu ulu çınar
— İyiyim oğlum, dedi titreyen sesi ile
“ Gelirken ablanı da uğra, enişten gelmedi ise onu da al gel...”
Onu da kaç senedir görmüyordu çok özlemişti

…

 Onlar Antalya 'ya gitti baba.
 Neyse, dedi baba, diyecek başka bir şeyi varmış gibi
“Sen akşama kalmadan çocukları al da gel bari.
Anan sevdiğin börekten yaptı.”
 Ya baba dedi oğlu, çocuklar çok ısrar etti de
Biz de İzmir’deyiz, bayramını kutlamak için aradım”
…

Baba, anaya baktı; ana anladı.
“Geçen bayramda da gelmediler
Giderken alo da demediler” diyecek oldu
Üzülmesin diye yuttu
Bir semt ötedeydi oğlu
Pek de ırak değildi kızı
Suçlu aramanın bilinmez var mı manası
Baba mahzunlaştı
Ana ağladı...

BİR ÖYKÜ

Dünden bugüne elenip gelenlerle mutlu idi
Geçmişi kurcalayıp doğruyu bulmak istedi
Amacı doğru bildiği yanlışlarla yüzleşmekti

Savundu düşüncesini, taraftar da buldu
Dört bir yandan kurcalamaya başladı dünü
Doğru yanlış neler neler çıktı ortaya
Doğrular yerinde kaldı yanlışlar vize aldı

Tuğlalar gevşedi bina sallandı
Kapanan yarayı fazla kaşıma demişti hocası
Bina yıkıldı altında kaldı.

B PLANLI KADIN

Birdenbire hakikat oldu bir olasılık
Alınca haberi
Apar topar kalktı kadın
Apar topar toplandı
Apar topar gitti
Sakin sakin halledip geldi işi
Hulesa , dolaşmadı eli ayağı birbirine

Olmasaydı B planı eğer
Belki de hapı yutmuşlardı şimdi
Aferin ona!

BİR DE ÇAY OLSA İDİ YANINDA

Az zaman kalmıştı büyük maça
Nefesler tutulmuştu
Vakit durmuştu adeta
Dolanıp dururken evin içinde
Babaannesi geldi aklına birden
Kızmıştı günlerden bir gün
Belli ki sabır sabır da nereye kadar sabır demişti demişti,
“Aslan yattığı yerden belli olur” diye eklemişti
Bu ne pislik yavrum
Elin ayağın yok mu senin?

Sırf vakit geçirmek için
Dağıtmak için kafayı
Sıvadı kolları
Bir saate baktı bir ortalık topladı
Bir saate baktı bir toz aldı
Yer de sildi arapsabunu ile
Ortalık mis koktu, iyi oldu

Şey değildi ya
Eserine baktı içi açıldı, keyfi yerine geldi
Sevgi ile rahmetli babaannesini anımsadı
Düşündü sözü,
Boşa dememiş diyen diyerek
“Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur”

Hakemler çıktı sahaya
Aylardır beklediği maç başlamak üzere idi işte
Kendini aşmak istedi
Bir mucize gerçekleştirmek istedi
Becerebilirse yaptığı güzel bir işi taçlandıracaktı eserini
“Yaparsın sen!” dedi, motive etti kendini
İnanması güç amma
Bir inanılmaz hakikat oldu
Televizyonu kapattı
Eline bir kitap aldı
Kuruldu koltuğa.
Başladı okumaya

Aferin ona!

ÇILDIRTAN ŞİİR

Kumru’nun kocası Kaşıkçı Kazım’ın
Kayıncosu Kazanlı Kemal’in
Kastomonu’nun bir kazasından aldığı
Kırmızı bir “kaz”ı
Kardeşi kazı bilimci Kehribar’a keşide etmeye kalkınca
Kızılca kıyamet koptu köyde derlerse sana
Kanma onlara kara saçlım
Kazıma saçlarını boşa, olmadı bir şey inan
Kelamım bukadar, kara gözlerinden öperim.
Kara pabuçlum , stop

Ödül kazanana şiiri okudu şair
Şiiri bıraktı
Ben de olsa idim öyle yapardım
Aferin ona!

ÜLKENİN GELECEĞİ

Bütçe büyüktü onun için amma
İçinde bir ukdeydi
Yemedi içmedi biriktirdi
Bir loca kiraladı o yerde
Duyanlar
Ayranı yok içmeye… dediler.

Bekledi heyecanla temsil gününü
O gün büyük gündü onun için
Zor da olsa geldi,
Yıkandı paklandı
En temiz ve yeni giysilerini giydi
Saatler önce gitti o mekâna
Kabul etti” hoş geldiniz”leri
Beklediği de buydu sanki
Kuruldu locanın koltuğuna
Her ikramdan ayrı bir tat aldı
Olmaz denilen gerçekleşti, hakikat oldu rüyası

Yerin kulağı var misali
Kimseye bir şey söylememişti amma
Duyuldu, kulaktan kulağa yayıldı
Günlerce konuşuldu hadise nedense
Aç karnını doyursaydı diyen de oldu
Gülen de, şaşan da, alkışlayan da

Küçük bir çocuk bir gün
Kulak misafiri oldu hakkında söylenenlere
Nasrettin hoca’nın bir fıkrasını anımsadı
Döndü dedikodu yapıp onu yargılayanlara
Boyundan büyük bir laf etti
Akıl yaşta değil baştadır misali,
Dedi:
— Size ne?

Aferin çocuk,
Sen, ülkenin geleceğisin
Aferin sana!

HOROZLANARAK KORKUTMAK

Münasip bir dille, tantana etmeden kurup dökmeden
Söyledi söyleyeceğini ona, anlattı problemi
Sukutu hale uğradı, kıyametin kopacağını sananlar.

Boşuna dememiş mübarek kişiler:
Ne söylediğin kadar nasıl söylediğin de önemli

Söyleyene de, dinleyene de aferin
Aferin onlara

MELİSA

Güzel bir iş yaptığını düşündü
Ahaliyi de dinlemeye karar verdi
“Dostlar, buyurun konuşun” ” dedi
Her kafadan bir ses çıkmaya başladı anında
Bağırışlar çağırışlar oldu
İtişip kakışanlar oldu
Kimse kimsenin dediğinden bir şey anlamadı,
Her laf güme gitti.

Kızdı, vurdu yumruğunu masaya kadın
Dedi:
“Kesini böyle de olmaz ki.”
Kestiler,
Kesmekle de yetinmediler söylendiler:
“ Nasıl olacaktı ki,
Kadına bakın,
Ne dedi ne yaptı,
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

Olaya şahit olanlardan biri de Melisa idi
Melisa Metin’in yaşındaydı
Kibardı, nazikçe dile getirirdi düşündüğünü hep
Anneciğine de öyle yaptı,
Dedi:
Konuşun demeden önce
Anlatsa mıydın ki nasıl konuşmaları gerektiğini
Beklentimi.

Evet dedi kadın,
Yanlışı biz yaptık
Nasıl konuşacaklarını bilir sandık
Konuşun demeden evvel anlatmalıydık


Altı yaşındaydı Melisa
Gülümsedi eksik dişleriyle
Annesinin kendisine dediğini
Annesine sattı,
Dedi ki ona:

Aferin sana!

BİR DE ÇAY OLSA İDİ YANINDA

Az zaman kalmıştı büyük maça
Nefesler tutulmuştu
Vakit durmuştu adeta
Dolanıp dururken evin içinde
Babaannesi geldi aklına birden
Kızmıştı günlerden bir gün
Belli ki sabır sabır da nereye kadar sabır
Demişti,
“Aslan yattığı yerden belli olur
Bu ne pislik yavrum
Elin ayağın yok mu senin?

Sırf vakit geçirmek için
Dağıtmak için kafayı
Sıvadı kolları
Bir saate baktı bir ortalık topladı
Bir saate baktı bir toz aldı
Yer de sildi arapsabunu ile
Ortalık mis koktu, iyi oldu

Şey değildi ya
Eserine baktı içi açıldı, keyfi yerine geldi
Sevgi ile rahmetli babaannesini anımsadı
Düşündü sözü,
Boşa dememiş diyen diyerek
“Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur”

Hakemler çıktı sahaya
Aylardır beklediği maç başlamak üzere idi işte
Kendini aşmak istedi
Bir mucize gerçekleştirmek istedi
Becerebilirse yaptığı güzel bir işi taçlandıracaktı eserini
“Yaparsın sen!” diye motive etti kendini
İnanması güç amma
Bir inanılmaz hakikat oldu
Televizyonu kapattı
Eline bir kitap aldı
Kuruldu koltuğa.
Başladı okumaya

Aferin ona!

YORUMA AÇIK ŞİİR

Güzel bir gün mü idi bugün, dedi
Cevap “ hayır” oldu
Sorunun devamı geldi
Kötü bir gün mü idi bugün?
Değildi.
Dünden farkı yoktu yani, dedi
Yoktu, cevap yani oldu

Taşı gediğine koymanın tam zamanıydı
Taşı gedigine koydu


Aferin ona!

SEKOYA GİBİ ADAM

Ne etti etti duyurdu
“Sekoya” gibi adam dedi, dedi senin için
Sukutu iltifat etmişe yeğledi kelamı alan
Sekoyanın manasını biliyor musun diyemedi
Niye laf taşırsın da demedi, belli ki kırılsın istemedi

Sekoya gibi adam ha!
İltifat maharet getirirmiş
İyi bakmalı iyi görmeli
“Sekoya gibi adam ha!”
Getiren götüren sağ olsun
Eyvallah!

AFERİN AYFER’E

Masumane idi söz, art niyetsiz
Amma velakin, dinleyen
Öküzün altında buzağı arıyordu
Tutturuverdi bir sözcüğün ucundan
Bağırdı, çağırdı, yırtındı
Sesi duyan koştu oraya
Gözler sözü söyleyene döndü
Bir Allahın kulu da sormadı,
“ Bu adam ne dedi?” diye
Bir oylama yapıldı, kim haklı denildi
Oyların doksan dokuz nokta dokuzu
Sesi yüksek çıkana çıktı
Hasbelkader Ayfer’de oradaydı
Yine derin düşüncelere daldı
“Bağırıp çağırana mı yazık
Mesele nedir demeyenler mi?” dedi yanındakine
Yanındaki , ne diyorsun der gibi boş gözlerle baktı
O an anlamadı denileni amma, belki yarın düşünecek

Aferin Ayfer’e

ONU GEÇ BUNU GEÇ

Onu geç, bunu geç
Bu ne işime yarayacak
O ne işime yarayacak
İyi de vaktim yok ki mübarek
Sözlerine severdi Derya
Günlerden bir gün
Çok değil
Bir saat müsaade alıp Devran Derya’dan
Derya’nın odasına el attı
Ne eksik ne fazla altmış dakika sonra
Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur
Atalar sözünü kanıtlandı gibi geldi Devran’a amma
Dudak büküp geçti Derya
Ne zaman ki yalnız kaldı
Haklının hakkını verdi…

NİYE Kİ?


Yıllardır, bütün doğrular onda
Yıllardır, o hep dipte
Kımıldanmadığı için olsa gerek!

FELSEFE

Hıçbir şey
Her şeyse
Her zaman
Her saattir.
Her gün
Her yılsa
Her an
Bu andır…

Hoş geldin güzel ise
Hoş bulduk muhteşemdir
Gülümseyen bir yüz güven ise
Kahkaha atana ne demeli?

Her şey her şey ise
Birkaç şey
Hiçbir şey de olabilir
Her zaman,
Her şeyde olabilir
Bazı zaman

Dün dünde kaldı,
Gün bugünkü gündür…

HER ŞEY DÜZ GİTMEYE BAŞLADI

Yani,
Bir şeyler oldu
İzahı mümkün değil
Her şey ters gitmeye başlamadı hayır
Her şey düz gitmeye başladı günlerden bir gün
Hani derler ya,
Her şey birbirine denk gelmeye başladı
İmtihanlar kazandım koltuk sahibi oldum
Sosyeteye girdim,
Nasıl oldu bilmem biri ile tanıştım
Düşlediğim biri idi, evlendim
Nur topu gibi bir evlat sahibi olamadım amma
Mutlu oldum,
İlahi bir güç
Ektin sabrettin,
Ekilenlerin biçilme zamanı mı dedi ne?


Evet evet bir şeylerin vakti zamanı gelmiş olmalıydı o gün
Vakti zamanı gelmiş olmalıydı ki bir şeylerin
Gecenin sabahı oldu
Her şey iyiye gitmeyi başladı
Belli ki Allah,
Bu kadar imtihan yeter sana artık dedi
Yürü ya kulum dedi…

GENE

Gözlerim kan oldu gene
Gözyaşlarım sel oldu gene
Seni düşüne düşüne
Yandı yüreğim kül oldu gene

ÇILDIRTAN ŞİİR

Kumru’nun kocası Kaşıkçı Kazım’ın
Kayıncosu Kazanlı Kemal’in
Kastomonu’nun bir kazasından aldığı
Kırmızı bir “kaz”ı
Kardeşi kazı bilimci Kehribar’a keşide etmeye kalkınca
Kızılca kıyamet koptu köyde derlerse sana
Sakın ola ki kanma onlara kara saçlım
Bir şey olmadı
Kelamım bukadar, kara gözlerinden öperim.
Stop

NEV’İ ŞAHSINA MÜNHASIR

Hülasa
Kimsenin etmezdi onuruna laf
Kimseyi küçük görmez, kimseyle alay etmezdi
Kimseyi çok övmezdi
Kimseyi çok yermezdi
Yeri gelir ballı çörek
Yeri gelir yavan ekmek yerdi
Geçmişle yaşamayı da sevmezdi doğrusu
Geleceğe bakardı
Fazla söze ne hacet
Sizin anlayacağınız
Nev’i şahsına münhasır bir insandı.

Aferin ona!

REVANİLİ ŞİİR

Bir çivi benden
Bir çivi senden olursa
Düzeltilebilir belki demişsin benim için
Mersi desem kızarsın şimdi
Türkçesi varken, niye “mersi” ki dersin
“Thank you” desem “üf” çekersin
Çivileriniz hazırsa
Akşama kahvehanedeyim elimde revani olacak

TEZCAN


Kıyamet kızılağaçlar dibinde koptu
Oysa
Güzel başlamıştı gün, pür neşeydi herkes
El ele diz dize olanlar vardı
Hoş görülüydü herkes
Ayşe, Lev Nikolayeviç Tolstoy’u okuyordu
Mehmet, Kaygusuz Abdal’ı dinliyordu
Namaz kılan da vardı köşesinde, içki içen de
Yiyecekler içecekler de mübadele ediliyordu
Garibanlar kollanaraktan gizliden gizliye.

Kıyamet kızılağaçlar dibinde koptu
Münafığın biri ateşleyiverdi fitili.

Tezcan,
Ona uymak yakıştı mı sana?
Bak, çekildi arenadan
Seyrediyor karşıdan…

GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ

Onun dahi yeltendiğini duyunca işe
Benim ondan neyim eksik dedi
Sıvadı kolları
Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur demiş atalar
Beceremeyeceği aşikârdı
Beceremedi de zaten, sukutu hayale uğradı.

İKİ CEPLİ MOR HIRKA

Değirmi çehreli bir adam
“Ey ahali!” diye haykırdı topluluğa
Ey ahali dediği kendisi idi

İki cepli bir hırka için kırmıştı
Kırmıştı onca kalbi
Töhmet altında bırakmıştı herkesi
Açmıştı ağzını yummuştu gözünü önüne gelene
Kaşla göz arasında
Kim aldıysa getirsin benim
İki cepli mor renklimi, demişti

Çıkartınca ceketini akşam
Birde gördü ki
İki cepli mor renkli hırka üzerinde
Gülümsüyor kendine
Ama ne gülümseme
O gülümse ki düşman başına!

AH BENİM EFE AMACAM!

Patladı birden
Açtı ağzını yumdu gözünü
Belli ki dolmuştu Efe Amcam
Rahatlamak için patlaması gerekiyordu
Kabak benim başıma patladı
Saydı döktü tüm günahımı önüme.
Maazallah, ya Şevki’ye patlasaydı
Söylemesi bile ürkütücü ama kan çıkardı
Verilmiş sadakam varmış Efe amcam…
6.3.2016

***

GÜZEL SÖZ : KABİLİŞYETİ OLAN İÇİN BU DÜNYA DİSİZ DEĞİLDİR.( GOTHE)

HİKÂYEMSİ ŞİİR

Çarptık sözü kaç kez kulağına
Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla
Belli kİ, çatlatmaktı derdi beni, duymadı, anlamadı

Bir sabır, iki, sabır, beş sabır
Sabır taşımıyız biz
Sabır sabır da nereye kadar sabır?

Danışan dağ aşmış
Danışmayan yolda kalmış demişler
Danıştık dayıya
Konuşturdu tecrübesini, dedi,
Anlayana sivrisinek saz anlamayana
Anlamayana davul zurna az da yavrum
Mademki anlıyor ama anlamazlığa geliyor
Vazgeç ince düşünmekten
İsteğini alenen söyle al silahını elinden

Eğri oturduk doğru düşündük
Hak verdik dayıya
Vazgeçtik dolaylı söylemekten anlasın demekten
Açık açık söyledik her şeyi.
Anlattık lisanımünasip ile

Vallahi anladı bu sefer
Anladı ki pabuç pahalı,
Düzeltti kendini

Hem ona
Hem dayıya
Hem de bana aferin!

BURNU HAVADA OlAN ADAM

Dudak büktü,
Burun kıvırdı
Estağfurullah diyeceğine
Lütfettiler dedi ağzını büze büze
Örnekmişiz de
Örnek teşkil ediyormuşuz da…

Duyan duydu sözü
Gören gördü gözü
Söyleyen
Onore etmek istemişti onu amma
Onun kapasitesi algılayamadı bunu

Çok şey kazanabilirdi kendisi için söylenenlerden
Çok şey kaybetti söylediği o sözlerinden
Keşke burnu bu kadar havada olmasaydı

Yazık oldu!

VESSELAM

Hülasa
Ben bile diyorsam ki
Onun için
Adam gibi adamdır o,
Gerisi laf-ı güzaf

O, adam gibi adamdır
Tıpki benim gibi.

***
Güzel Söz : Dün yok, yarın mechul, gün bugünkü gündür.

SEVİLİYORDU

Seviliyordu
Adap ile hareket ediyordu hep
Cemiyet
Kaçırmıyordu kanmtarın topuzunu hiç
Seviliyordu
HakAret nedir bilmiyordu
Aşağılamıyordu da kimseyİ
Suçlamıyordu,
Suçlunun cezasını ben veirim demiyordu
AdaLete sevkediyordu
Adalete güveniyordu
Seviliyordu,

Hiçbir mevzuda çizmeyi aşmıyordı
UlkaLAk etmiyordu
Veren el al elden hayırlıdır diyor
ElieNgeldiğince herkese yardım ediyordu.
Seviliyordu

Vesselam
İnsan gibi insandı işte

Aferin ona!

ÜLKENİN GELECEĞİ

Bütçe büyüktü onun için amma
İçinde bir ukdeydi
Yemedi içmedi biriktirdi
Bir loca kiraladı o yerde
Duyanlar
Ayranı yok içmeye… dediler.

Bekledi heyecanla temsil gününü
O gün büyük gündü onun için
Zor da olsa geldi,
Yıkandı paklandı
En temiz ve yeni giysilerini giydi
Saatler önce gitti o mekâna
Kabul etti” hoş geldiniz”leri
Beklediği de buydu sanki
Kuruldu locanın koltuğuna
Her ikramdan ayrı bir tat aldı
Olmaz denilen oldu, hakikat oldu rüyası

Yerin kulağı var misali
Kimseye bir şey söylememişti amma
Duyuldu, kulaktan kulağa yayıldı
Günlerce konuşuldu hadise nedense
Aç karnını doyursaydı diyen de oldu
Gülen de, şaşan da, alkışlayan da

Küçük bir çocuk bir gün
Kulak misafiri oldu hakkında söylenenlere
Nasrettin hoca’nın bir fıkrasını anımsadı
Döndü dedikodu yapıp onu yargılayanlara
Boyundan büyük bir laf etti
Akıl yaşta değil baştadır misali,
Dedi:
— Size ne?

Aferin çocuk,
Sen, ülkenin geleceğisin
Aferin sana!

GÖZLERİNİ OKU BAYKUŞ

Kapı önü karanlık bu gece
Yanmıyor sokak lambası yine
Bir baykuş fırsattan istifade
Bekliyor kapı önünde

Bak!
Gayrı korkmuyor senden baykuş
Ateş olsa cirmi kadar yer yakar diyor
Varsa azıcık da olsa aklın
Gözlerinin içine bakarak
Oku gözlerini onun
Oku, oku, oku!

B PLANLI KADIN

Birdenbire hakikat oldu bir olasılık
Alınca haberi
Apar topar kalktı kadın
Apar topar toplandı
Apar topar gitti
Sakin sakin halledip geldi işi
Hulesa , dolaşmadı eli ayağı birbirine

Olmasaydı B planı eğer
Belki de hapı yutmuşlardı şimdi
Aferin ona!

İŞTE BU!

Aklıselim davran derdi her zaman ona anneannesi
Anımsadı o sözü o anlarda
Öfke baldan tatlıydı dememek için ileride
Aklıselim davrandı anneannesinin öğüdünü
Öfke ile kalkmadı zararla oturmamak için
Ya sabır çekti
Belki de bir felaketi önledi.

Aferin ona.

O ÇOCUK BİR ŞAİR ŞİMDİ

Huşu ile dinledi şiiri
Zevkten dört köşe oldu
Bir çocuk yazmıştı
Tertemiz yüreği ile
Saf duyguları ile
Anlamazdı o tenasüpten de menasüpten sanattan
Dökmüştü işte duygularını mısralara
Demişti sevdiğine sonra,
Size bir şiir yazdım, okuyayım mı?

Okuma demek olmazdı
Büyük şair de oku tabi dedi
Çocuk okudu
Büyük şair, büyüklüğünü gösterdi
Demedi ona, sen buna şiir mi diyorsun kerata
Gözleri dolu dolu
Alnından öptü çocuğun

O çocuk bir şair şimdi
Çocuğa da şaire de aferin

TÜRKÜLERİM BİR BAŞKA

Yazmak hoş bir musiki
Musiki kır çiçeği
Sen harikasın amma
Türkülerim bir başka

AL SANA REÇETE!

Taze fikirlere ilgi duydu hep
Süzgeçten geçirip “tamam” da verdi ise bir kere
Yeme de yanında yat oldu o, onun için.

Geçmişi geçmişte bıraktı hep
Hep geleceğe baktı
Hep taze kaldı.

Genç kalmanın reçetesini soranlar
Olmadı da değil doksanlık gence
Nasihat etme örnek ol dedi desturum dedi
Nasihat yok bende

Anlayanı takdir etti alkışladı
Anlamayana kızmadı,
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az misali
Bakmak başka görmek başka dedi
Bak bana, gör beni.

EŞ ARAYAN KİŞİ

Gün ağarmamıştı daha
Pencereden baktı dışarı bir
Öğrenciler vardı okula giden
Hepsinin elinde bir cep telefonu
Hepsinin gözü telefonda
Birinin takıldığı ayağı kapaklandı yere
Kaldı kan içinde.

Biri çarpıştı
Telefona bakarak yürüyen bir adam ile
Biri biri ile idi
Bakmıyorlardı birbirlerinin yüzüne
İki çift laf etmiyorlardı

Pencereden bakan
Şaşırdı bu işe
Bir güldü bir güldü
Niye güldüğün kendi de şaştı
Kafasını dağıtması gerekiyordu…

Aferin ona!

SEVGİLİYE SESLENİŞ

Kelimelerle boğuştum bu gece
Birini attım birini tuttum yine


Dizeler oluşturdum birbirinden güzel
Okursan bir, diyeceğim ki sana haydi gel


Görürsün okursan, leylaklardan bahsettin
Gelinciklerden ve de sazının yanık sesinden

Ve bir dizeyi sadece papatyalara ayırdım
Her harfinde sen vardın, bir yazdım bir ağladım.

GÜLMEKTEN ÖLMEK

Öyle dedi uzman
Bir şeyler olmuş da
Bir sinerji oluşturmuşum
Hedeflerim varmış farkında olmadığım
Gayeme erişmek için strateji üretmişim mükemmel
Değer üzerine değer yaratarak an an kendimi aşmışım

Çocukluğuma indi gençliğime çıktı uzman,
Bu zamana geldi durdu
Sordu anlattım sordu anlattım dur dedi birden buldum

Buluğunu söylesem güle güle gülmekten ölürsünüz
Tövbe yarabbi!

GÖK GÖZLÜ

Kademhane kapısından çıkarken gördü gök gözlüyü
Gök gözlüydü sevmezdi
Gök gözlülere alerjisi vardı sebepsiz
Amma velâkin
O gün keyfi yerindeydi
Burun kıvırıp geçmedi yanından
Sevecen baktı
İçini açtı bu bakış
Bu da ona iyi geldi
Gün boyu sürdü mutluluğu.

NANKÖRLER

Nankörler için tahsis edilen otobüs
Doldu taştı anında
Organizatör şaştı kaldı bu işe
Dayanamadı sordu binenlere
— Nankör müsünüz siz hakikaten?
Coşku ile geldi cevap,
Hem de bir ağızdan
— Hem de nasıl!

Sorana da
Aferin size(!) demek kaldı.

TÜRKÜ TUTTURAN AŞIK

Zemheri ayında altın kâsede sunulan
Bir parmak bal gibi gelmişti o sözler
Sarmıştı, kucaklamıştı, bağlamıştı
Bir Ulu çınar uyarmamış da değildi bak
Bak şu göze demişti
O gözler yalan söyler
İyi tart, son pişmanlık fayda etmez.

Kendi düşen ağlamaz mı diyeyim şimdi
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovduğuma mı yanayım
Yoksa yaşandı bitti diyerek
Suçu kadere mi atayım yine?

Heyhat!
Haydi Aşık Aş
Yeni bir gün başlıyor bak,
Deneyimini koyup heybene düş yollara bir kez daha
Bir de türkü tuttur, hey gidi koca dünya diye başlayan

İŞTE BU!

Aklıselim davran derdi her zaman ona anneannesi
Anımsadı o sözü o anlarda
Öfke baldan tatlıydı dememek için ileride
Aklıselim davrandı anneannesinin öğüdünü
Öfke ile kalkmadı zararla oturmamak için
Ya sabır çekti
Belki de bir felaketi önledi.

Aferin ona.

MÜTALAA

Lütfetmiş
Oysa biz sandık ki
Davete icabet etti
Teşrif etti, şereflendirdi

Aferin ona!

BİR GARİP ŞİİR

Sadece bir harfmiş aradaki
Etti ukalalığı
Yedi fırçayı.

Saece bir harfmiş “y” imiş
Lafa bak
Tabiat olsa neymiş tabiyat olsa ne imiş
Anlayan anlamış ya gerisi de ona göre fasa fisoymuş.

Yan gelip yatma, dedi yanlışı düzelten hocası
Ukalalık etme, ergenlik mergenlik anlamam ben
Atma bilip bilmeden
Aç da bir bak sözlüğe,
Ondan sonra konuş delikanlı

Bir sene kaybetti bir”y”den, amma velâkin
Aklını kullandı çok da şey kazandı
Bir harf böyle yapıyorsa
Yanlış bir kelime ne yapmaz dedi
Hele hele yanlış bir cümle
Aman allahım bir de metin olursa bu!

O şimdi, bir dil uzmanı.