ÖĞÜT
Öğüt almak yok artık
Fikrini satıyor herkes
Sanki herkes ondan üstün
Herkes bilge
İstemeye öğüt vermek yok artık
Öğrendi ki
İyi olur Allah’tan kötü olur kulanmış
Herkesin aklı kendinde kalsın
Herkesin fikri kendinde kalsın
ÖĞÜT
Öğüt almak yok artık
Fikrini satıyor herkes
Sanki herkes ondan üstün
Herkes bilge
İstemeye öğüt vermek yok artık
Öğrendi ki
İyi olur Allah’tan kötü olur kulanmış
Herkesin aklı kendinde kalsın
Herkesin fikri kendinde kalsın
SUS
Sus bugün
Ağzından çıkan her kelime
Taş gibi oturuyor kalbime
Diyorsan ki hak etmedin mi?
Evet hak ettim amma velakin
ÇOCUKLARA
TUZAK
Her
dizide şiddet, silah
Her
dizide tehdit
Kitap
okuyan yok
Her
dizide dalavere
Her
dizide aşk meşk
Sorun
belli, çözüm yok
Şikâyet
çok kitap okuyan yok
Dizileri
ezberleyen çocuk çok
Nasihat
verme örnek ol demişler.
MESELE
Mesele güle güle demek
değildi maziye
Mesele hoş geldin
diyebilmekti atiye
Becerdi, geçmişten ders
aldı, geleceğe sarıldı
Hasımlara çatlamak
ahbaplara alkışlamak kaldı.
SABR-Ü SEBAT
Esirgeyici ve merhamet edici Allah ‘ın da
İçine su serpip rahatlatmadığını düşünüyorsan
Gözyaşı dökerek duanı eksik etme YARADAN’DAN
Sabr ü sebat et, vardır bir bildiği Allah’ın.
EL ELE
VERDİLER
El ele
verdiler karlı bir günde
Bedenler
titredi gözler güldü
Tüm
zorlukları tek tek aştılar
Ey sevgi,
sen nelere muktedirsin.
BAŞIBOŞLUĞA SON
Geçmişi değil geleceği yaşamaya başladı
Bir kalen aldı eline bir de silgi
Eline bir bardak tavşankanı çay aldı
Bir yudum aldı, geleceğe umutla baktı
Zorladı zihnini, geçmişinden ders aldı
Gelecek planlarını yazdı defterine
Zaman zaman baktı o deftere
Yapamadıklarını gördü yapabildikleri oldu
umut
En kötü planın bile plansızlıktan iyi
olduğunu gördü
Derlerdi de kulak ardı ederdi, yaşadı
gördü.
BABA
Babası
dâhil kimse onu
Sarılıp
öpmedi bağrına basarak
Yaşı
seksen oldu içinde hala bir burukluk
Hele
bir baba kokusu var ki hiç tatmadığı burnunda tütüyor.
Görülüyor
ki yedi yaşında da olsa bir çocuk
Yetmiş
yedi yaşında da olsa
Sarılıp
öpsün bağrına bassın hiç şartta arkasında dursun istiyor
Kayıtsız
şatsız sevsin istiyor babası onu.
SUSMAK
İYİ GELDİ
Biri
Bir
şiir yazıver dedi birine
Bir
şiir yazdı o biri
Bir
şiir yaz diyen
Tenkit
etmeye başladı şiiri
Nezaket
kurallarını unuttu
Çizmeyi
de aştı
Şiiri
yazan dedi
Ben
mi istedim şiir yazmayı
Şiir
yazan köpürdü birden
Ben
çizmeyi aşamam
Haddimi
aşıp şiir yazamam deseydin dedi
Şiiri
yazan hem suçlu hem güçlü dedi sustu
Şiir
yazan da ayıp ettik dedi sükût eyledi
Sudan
bir sebepten ötürü uzasaydı tartışma
Felaket
kapıdaydı beki de
Susmak
ikisine de iyi geldi.
HİÇ CANI SIKILMADI
Kimse duymadı onun ağzından
Bugün canım sıkılıyor dediğini
Sıkılmadı canı hiç
Kitap okudu,
Örgü ördü,
Resim çizdi,
Balkonda çiçekleri vardı
Onlarla konuştu
Hayal kurdu gülümsedi
Ümitsizlik anlarında dahi geleceğe umutla
baktı
Yaşıyordu ya her şeye rağmen
Bu yetti ona her zaman
Bir de yazarken keyif aldığı şiirleri vardı.
19 MAYIS
Bu gün yine,
o muhteşem günün yıl dönümü işte
Gözlerde
ışıltı, gençlik bir başka
Yuvalarda
heyecan
Türk
bayrakları ile süslenmiş her yan
Yaşayanlara,
yaşatanlara hayır duaları bizden
Bugün 19
Mayıs, Bayramınız kutlu olsun.
KİTAPLARI
SEVMEYEN ÇOCUK
Bir varmış ,
bir yokmuş kitapları ve kitap okumayı hiç ama hiç sevmeyen bir çocuk varmış.
Günlerden
bir gün halasına kuzeni Ertuğrul’la biraz oynamak biraz ders çalışmak için
gitmiş.
Akşama kadar
hoşça vakit geçirmiş.
Akşam televizyon
seyrederlerken hala el çırpmış
Hala:
-Haydi
bakalım herkes kitabını alsın köşesine çekilmiş.
Herkes yeni
bir kitap ya da dünden kalan kitabını alarak köşesine çekilmiş. Hala da
televizyonu kapatıp eline bitirmek üzere olduğu İngilizce bir kitabı alıp
köşesine gitmiş.
Figen:
-Televizyonu
açabilir miymiş? Ben kitap okumayı sevmem,
Herkes ters
ters Figen’e bakmış: Kuzenlerden Ertuğrul’a içinden “Okumamayı sevseydin
okuduğunu anlar, okuduğunu da anlatabilirdin, demiş.
Fiğen, can
sıkıntısında dolayı Eruğurul’a hitaben:
-Öğretmenin
verdiği ödevleri bitirdin mi demiş
Ertuğrul:
-Görmüyor musun
kitap okuyorum, demiş okuduğu kitaptan başını kaldırmadan.
Ertuğrul’un
suratı asılmış:
Eniştesi hem
okuyor hem notlar alıyormuş.
Halası
gözlüklerini takmış kendinden geçmiş kitabını okurken.
Üniversitede
de okuyan büyük kuzeni, bir bilim insanı edasıyla top sakalını sıvazlıyor,
zaman zaman kıkırdayarak okuduklarına gülüyormuş.
Yaşıtı
Ertuğrul akalarını uzatmış, çoraplarını çıkarmış kitabına gömülmüş. Bu kitabı
iki defa da okumuyormuş.
Birden bir
sarsıntı olmuş. Aksallı, nur yüzlü ihtiyar bir adam elinde bastonu ile orada
bitivermiş. Figen ilk adapta korktuysa da bir süre sonra korkusu yitmiş.
Dede, seni
görmek için az geldim uz geldim, dere tepe geçip geldim, demiş. “
-Beni görmek
için mi geldin?
- Ya duyduğuma
göre hiç kitap okumaz, en fazla elli sözcükle konuşurmuşsun. Konuşulanların pek
azını anlar, kailime hazinen yetersiz olduğundan da fikirlerini tam olarak izah
edemezmişsin.
Figen
utanmış, yüzü kızarmış kendini savunma gereği hissetmiş:
-Ama hep
teşekkür belgesi alıyorum,demiş.
-Aksakallı nur
dede, gülmüş-
-Herkes o
dediğin belgeden alıyor şimdi. Eskiden o belgeyi almak için göbeğimiz çatlardı
Aksakallı nur
dede, “ neyse” demiş süzülerek oradan ayrılmış.
Figen gözlerini
ovuşturmuş. Belli ki özü geçmiş. Bu anda
da halası ellerini çırpmış.
-Bugünkü
okuma saati bitti demiş. Çay demlemeye gidiyorum.
Çaylar
gelinceye kadar da bir kişi hariç ( ki o hala okumaya başlamamış) devam etmiş.
ŞÜKÜR
YÂRADAN’A
Kalktı
sofradan. hamdetti
Bir gün daha
karnı doydu diye
Nice
nimetler var daha önünde
Candan dua
ederse Allah’a
***
Not:
Hamdetmek: Tanrı’ya şükretmek
Erim:Muştu,
sevindiren haber, müjde
YAŞASIN BEN KAZANDIM
Yaşasın ben kazandım
Mamafih
Malumatsız da sayılmazdım amma
Bu mevzuda da
Saydı döktü
Açtı ağzını yumdu gözünü yani
Süt dökmüş kediye döndü mü demişim ne
Demişim bir zamanlar da ne var ki bunda
Yanlış anlamış
Seneler sonra
Köpürdükçe köpürdü
Lahavle çekip rahatladım
Baktı ki yanıt yok bede
Ne halin varsa gör dedi
Çekti gitti
Yaşasın ben kazandım
BEN ORUÇLUYUM
Her
şeyi yaptı yapılmaması gereken
Bağırdı çağırdı, küfür etti, üzerine yürüdü
Ölür müsün öldürür müsün derler ya, öyle bir
durumdu
Kışkırtılan
oruçluydu, sabır gösterdi, özür dileyecek o değildi amma
“ Ben
oruçluyum” diyerek sessice oradan uzaklaştı., örnek oldu herkese.
O, ANNEMİN
GÜĞÜMÜ
Diyorsun ki
bana, atalım şu güğümü artık
Sözle söylemek
kolay, gel de kalbime sor
Anneme
annesinden ondan bize hatıradır o
Pınardan
çabuk sular taşımız bize,
O su ile
annem yıkanmış, beni yıkamış,
Yemeklerimizi
onunla pişirmiş
Çayımızı ondaki
su ile içmişiz
O güğüm ki
annemden kalan bir ziynettir.
ÇARDAK
Hâsılı pek hora geçti sözleri
Latifti, nevi şahsına münhasırdı
Rahatlattı beni, keyiflendirdi
O da benim gibi çardağını özlemişti.
ÜÇ YAŞ ALMIŞ ANA
Nazlanmadılar kalktılar
Türkü söylediler oynadılar
Salon inledi alkıştan
Ellerinizden öperiz analar.
O, ANNEMİN
GÜĞÜMÜ
Diyorsun ki
bana, atalım şu güğümü artık
Sözle söylemek
kolay, gel de kalbime sor
Anneme
annesinden ondan bize hatıradır o
Pınardan
çabuk sular taşımız bize,
O su ile
annem yıkanmış, beni yıkamış,
Yemeklerimizi
onunla pişirmiş
Çayımızı ondaki
su ile içmişiz
O güğüm ki
annemden kalan bir ziynettir.