1 Ekim 2011 Cumartesi

ŞİİR ve KELİMELERLE ŞİİR YAZMA TEMRİNİ ÜZERİNE
Duygu ve düşüncelerimizi mısralar halinde yazılı ya da sözlü olarak ifade etmeye şiir diyoruz. Genelde şiir; yazanda, okuyanda ve dinleyende güzel duygular uyandıran bir yazı türüdür.
Bazılarının sandığı gibi şiir yazmak, sadece bir yetenek işi de değildir. Evet, pek çok işte olduğu gibi şiirde de kabiliyetli olmak bir avantajdır ama bu her şey de değildir. Herkes şiir yazabilir ama yeteneği olanlar daha güzel şiir yazar, çalışırlar ve kendilerini sürekli olarak geliştirirlerse.
Şiir insanı başka âlemlere götüren bir güzelliktir.
Şiir kelimelerle dans etmektir.
Şiir kelimeleri hamur gibi yoğurmak ve yoğrulan bu kelimelerden bir şaheser ortaya çıkarmaktır.
Şiir başka başka kişilerde başka değişik duygular uyandıran bir çiçektir.
Şiir paha biçilemez bir mücevherdir.
ŞİİR YAZMAK VE ŞİİR OKUMAK LATİF BİR AYRICALIKTIR.
Her insan hayatının belli bir evresinde, bazı duyguları yoğun yaşadığı zamanlarda, şiir yazar. Haddizatında bu yazılanlara şiir değil de birer şiir denemesi demek daha doğru olur. Şiire bir başlangıçtır duygu yoğunluğu yaşandığı zaman dilimi içerisinde ortaya çıkan bu mısralar.
Şiir duygulara hitap ettiği kadar kulağa da hitap eden bir sanat türüdür. Şiirde ahenk unsurları dediğimiz bu durum daha çok kafiye, redif ve ölçü ile sağlanır.
Kafiye ve redif umumiyetle mısra sonlarındaki ses benzerlikleridir. Yani, aynı seslerin( harflerin) yinelenmesidir: Mesela: “Gözlerim kan oldu gene/ Gözyaşlarım sel oldu gene / Seni düşüne düşüne/ Yandı yüreğim kül oldu gene”
Dörtlüğünün mısra sonlarındaki ses tekrarında kulağa da hitap vardır ki bu ses uyumu hem şiirin bellekte kalmasını kolaylaştırır hem de müziksel bir tat almamızı sağlar.
Şiirde ahenk unsuru dediğimiz bir öğe de ölçüdür. Pek çoğumuzun anımsayabileceği gibi bizim milli ölçümüz hece ölçüsüdür. Hece ölçüsü her mısrada bulunan hece sayısının aynı olmasıdır ki bu da yazılan şiire değişik bir güzellik katar.
Mesela: Sevda çiçeğimsin sen benim ( 9 hece)/ Var da yok da edemediğim ( 9 hece) / Gündüzüm griye dönse de ( 9 hece ) Sen değişik bir güzelliksin ( 9 hece)
Bazılarının iddia ettiği gibi şiir sadece ilhan geldiği zaman yazılmaz. İlham geldiği zaman şiir yazılır da o ilhamı beklersek o ilham kapıyı hiç çalmayabilir de.
Özellikle şiire yeni başlayanlar ya da şiir yazmak isteyenler için, sözlükler bulunmaz bir hazinedir. Hele hele birde şansınız yaver giderse hele hele bir de bu uğraşı kendi zekânızla eğlenceye dönüştürebilirseniz harika şiirler yazmamanız için orta yerde bir sebep yoktur.
Bir deneyelim bakalım diyorsanız yanınıza sözlükler ( atasözleri ve deyimler dâhil) alınız, rastgele sayfalar açınız Açtığınız sayfalardan birer ikişer kelime, atasözü, deyim ( seçerek ya da gelişigüzel) yazınız. O an aklınıza gelenleri de ekleyiniz bunlara. Bunların sayısı onu on beşi yirmiyi bulunca, şiir yazma çalışmasına girmek için kolları sıvayınız. Biraz da şansınız yaver gitmiş de uyumlu kelimeler ya da size ilham verebilecek kelimeler çıkmışsa umduğunuzdan çok daha güzel bir şiir ya da şiirler yazabilirsiniz..
Farzımuhal şansımıza çıkan ya da an aklımıza gelen kelime, kelime grupları deyim ya da atasözleri şunlar olsun.

1- empoze etmek 2- ki 3- olanak 4- dil dökmek 5- mesela 6- sevda 7- aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık 8- dedikodu 9- yalnız 10 – iki kızgın adam 11- şiir 12- becerikli 13-- ben ki hem yalnız… 14- yanlışa yer yok 15 - af 16- dilbaz 17- tuz ekmek düşmanı 18- Vazife 19- ahbap 20- hobi 21- Haddizatında 22- gardaşlık 23-temrin


Şiir, kelime dağarcığımızın zenginleşmesine, estetik duygularımızın gelişmesine, duygu ve düşüncelerine yazılı olarak ifade etme becerimizin artmasına, düşünmemize, düşündüğün için de dünyaya değişik bir gözle bakmamıza hobi olarak benimsersek hoşça vakit geçirmene katkıda bulunan bir sanat dalıdır.



Yukarıdaki söz ya da söz gruplarından şöyle bir şiir çıkabilir mesela:


AŞAĞI TÜKÜRSEN…

Kelamı duyduk hoş bulduk
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
Araştırdık anlamını bulduk
Sevdik, kullanır olduk
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık,

Doğru oturup yanlış konuşanlar saptadık
İki kızgın adam gördük mesela, ya sabır çektik
Kendilerinden geçmiş iki sarhoş ahbap da gördük, güldük geçtik
Lüzumsuz dedikodu felakettir demedik sanmayın ona, dinletemedik
Birilerine bir şeyler empoze edenlere de şahit olduk
Nuh deyip peygamber demeyeni de gördük
Dil döktük, ter döktük bazılarına, etmeyin eylemeyin de dedik, yalvardık
Dilbazları devreye soktuk gene de olmadı, düzelmediler onlar çaresiz kaldık,
Cahile laf anlatılamazmış da deveye atlatılabilirmiş belki hendek
Ellerimiz böğrümüzde kaldı bazen bir yerde, söyledik sözü rahatladık:
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

Bir, üç, beş, yetti artık
Ne halin varsa gör gardaşlık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder