19 MAYIS
Bu gün yine,
o muhteşem günün yıl dönümü işte
Gözlerde
ışıltı, gençlik bir başka
Yuvalarda
heyecan
Türk
bayrakları ile süslenmiş her yan
Yaşayanlara,
yaşatanlara hayır duaları bizden
Bugün 19
Mayıs, Bayramınız kutlu olsun.
19 MAYIS
Bu gün yine,
o muhteşem günün yıl dönümü işte
Gözlerde
ışıltı, gençlik bir başka
Yuvalarda
heyecan
Türk
bayrakları ile süslenmiş her yan
Yaşayanlara,
yaşatanlara hayır duaları bizden
Bugün 19
Mayıs, Bayramınız kutlu olsun.
KİTAPLARI
SEVMEYEN ÇOCUK
Bir varmış ,
bir yokmuş kitapları ve kitap okumayı hiç ama hiç sevmeyen bir çocuk varmış.
Günlerden
bir gün halasına kuzeni Ertuğrul’la biraz oynamak biraz ders çalışmak için
gitmiş.
Akşama kadar
hoşça vakit geçirmiş.
Akşam televizyon
seyrederlerken hala el çırpmış
Hala:
-Haydi
bakalım herkes kitabını alsın köşesine çekilmiş.
Herkes yeni
bir kitap ya da dünden kalan kitabını alarak köşesine çekilmiş. Hala da
televizyonu kapatıp eline bitirmek üzere olduğu İngilizce bir kitabı alıp
köşesine gitmiş.
Figen:
-Televizyonu
açabilir miymiş? Ben kitap okumayı sevmem,
Herkes ters
ters Figen’e bakmış: Kuzenlerden Ertuğrul’a içinden “Okumamayı sevseydin
okuduğunu anlar, okuduğunu da anlatabilirdin, demiş.
Fiğen, can
sıkıntısında dolayı Eruğurul’a hitaben:
-Öğretmenin
verdiği ödevleri bitirdin mi demiş
Ertuğrul:
-Görmüyor musun
kitap okuyorum, demiş okuduğu kitaptan başını kaldırmadan.
Ertuğrul’un
suratı asılmış:
Eniştesi hem
okuyor hem notlar alıyormuş.
Halası
gözlüklerini takmış kendinden geçmiş kitabını okurken.
Üniversitede
de okuyan büyük kuzeni, bir bilim insanı edasıyla top sakalını sıvazlıyor,
zaman zaman kıkırdayarak okuduklarına gülüyormuş.
Yaşıtı
Ertuğrul akalarını uzatmış, çoraplarını çıkarmış kitabına gömülmüş. Bu kitabı
iki defa da okumuyormuş.
Birden bir
sarsıntı olmuş. Aksallı, nur yüzlü ihtiyar bir adam elinde bastonu ile orada
bitivermiş. Figen ilk adapta korktuysa da bir süre sonra korkusu yitmiş.
Dede, seni
görmek için az geldim uz geldim, dere tepe geçip geldim, demiş. “
-Beni görmek
için mi geldin?
- Ya duyduğuma
göre hiç kitap okumaz, en fazla elli sözcükle konuşurmuşsun. Konuşulanların pek
azını anlar, kailime hazinen yetersiz olduğundan da fikirlerini tam olarak izah
edemezmişsin.
Figen
utanmış, yüzü kızarmış kendini savunma gereği hissetmiş:
-Ama hep
teşekkür belgesi alıyorum,demiş.
-Aksakallı nur
dede, gülmüş-
-Herkes o
dediğin belgeden alıyor şimdi. Eskiden o belgeyi almak için göbeğimiz çatlardı
Aksakallı nur
dede, “ neyse” demiş süzülerek oradan ayrılmış.
Figen gözlerini
ovuşturmuş. Belli ki özü geçmiş. Bu anda
da halası ellerini çırpmış.
-Bugünkü
okuma saati bitti demiş. Çay demlemeye gidiyorum.
Çaylar
gelinceye kadar da bir kişi hariç ( ki o hala okumaya başlamamış) devam etmiş.
ŞÜKÜR
YÂRADAN’A
Kalktı
sofradan. hamdetti
Bir gün daha
karnı doydu diye
Nice
nimetler var daha önünde
Candan dua
ederse Allah’a
***
Not:
Hamdetmek: Tanrı’ya şükretmek
Erim:Muştu,
sevindiren haber, müjde