7 Aralık 2012 Cuma



BUNA DA ALIŞTIK YA!

Biri geldi bir gün bizim diyara
Çalar oldu kapıları
Gece gündüz, sabah akşam
Olur olmaz demeden
Ivır zıvır ile  zırt pırt

Her önlem çaresiz kaldı
Vazgeçiremedik huyundan
Gün gün zırt pırtlarını kanıksadık
Ivır zıvırlarında  da hoş şeyler bulmaya başladık
Zart zurtunu da sevdik zamanla
Alıştık be
Demek ki
İnsanoğlu böyle bir şey işte!

1 Temmuz 2012 Pazar

AKILLI/SIZ ADAM


Gecenin bir vaktinde
Dokundu omzuna biri
Döndü baktı, karşısında
Daha evvel zinhar görmediği
Zil zurna sarhoş biri
Bela aradığı belli
Birde, tövbe yarabbi:
“ Lan, bu saate ne arıyon burada’” demez mi?
Müneccim olmaya ne hacet
 Bu adama “ Sana ne?” demek
Dibi görünmez kuyuya girmek demek

Kabul,
Gereksiz efelenecek kadar akılı biri değilim ben.


24 Haziran 2012 Pazar

HEYHAT

Yazık, hercai menekşelerle
Boyandı gözleri
Oysa herkese o verirdi aklı
Nerede hengâme
Orada hazır olurdu o
Kitabi sözler boldu onda
Ağzından da bal akardı mübareğin
Fiziğiyle de etkilerdi herkesi
Antitezleri de boldu ama
Ne oldu oldu, o
Hercai menekşelere fit oldu.


23 Haziran 2012 Cumartesi

SÖZCÜKLERLE DANS

Dans etmeye geleceğim evinize
Sözcüklerle dans etmeye
Bir kolumda herkesçe bilinen bir kelime
Bir kolumda bilmem hangi lügatin
Hangi sayfasının hangi satırına
Hangi gerekçe ile terk ediliveren olacak.
Gerçek anlamlılarla vals edeceğim,
Yan anlamlılarla kamaştıracağım gözlerinizi
Karşıtları kaynaştıracağım karşınızda
Anlamdaşlarını verebilirseniz sizden alacağım
Sesteşleri kitapların sararan  yapraklarından.
Belleğime katacağım her söz
Yenileyecek her hücremi daha canlı dans için;
Her koyun kendi bacağından asılırmış
Sen yüz kelime ile sarmaş dolaş olabilirsin hanende
Ama beni bana bırak
Binlercesi ile halay çekeyim, horon tepeyim.

22 Haziran 2012 Cuma


 GÜLERİZ AĞLANACAK HALİMİZE

Hoşça kal ciğerim, Allaha ısmarladık,  dedim
Bay bay ( bye-bye) demek için açtıysa da ağzını
Asılan çehremi görünce,  belki korktu
Belki Türk olduğunu anımsadı,  belki de Türkçeden utandı
“Baaay “ çirkinliğinden vazgeçti; güle güle ciğerim,  Allaha emanet, dedi.

Aklıma geldi celallendim gene bak
Dün de o malum kişi gene, mersi (merci)  diyecek olmuştu amma
Çatınca kaşlarımı ben,  vazgeçti Fransızlaşmaktan (!)
Gönül borcunu ödemek için
Teşekkür etti;  sağ ol, dedi güzelleşti.


“Yaşa” yı  “ yaşasın”ı unuttu çocuklar
Türk değil de İspanyol’muş gibi her biri,  varsa “ole” yoksa “ole”
Bir de” tamam ya da oldu” yerine en basiti ile
Öyle bir  “ okey” demeye başladı ki bazıları
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık…

Eşin yerini de partner almaya başladı neden bilmem
Televizyonlarda varsa partner yoksa partner,
Kerli ferli insanların ağzında
Partner aşağı partner yukarı
Sanırsınız ki partner  “ Bulunmaz Bursa kumaşı”

… Efendim,  niye mi gülüyorum?

Biz böyleyiz,
Ağlanacak halimize güleriz.







20 Haziran 2012 Çarşamba

ŞİİR VE ŞAİR ÜZERİNE BİR MÜTALAA

Sır dolu bir dünya mı şiir
Yoksa gerçeği yansıtan bir ayna mı?

Her okuyan kendine özgü bir mana mı çıkartmalı bir şiirden
Yoksa şiir, okuyanı yok mu etmeli kendinde

Kelimeler mi nüfuz etmeli şiire
Şiir mi ayrışmalı kelimelerden

 Sahi,
 Hayal dünyası ile mi sarmaş dolaş olmalı şiir
 Okurla mı yoksa şairle mi kucaklaşmalı

Şiiri özgür mü bırakmalı da
Şaire mi ket vurmalı,
Yoksa kelimelerin önüne set kurup
Seti aşan kelimelerden şiir mi oluşturmalı

Şiir mi kendini yazanda güzel duygular uyandırmalı
Yoksa okuyan mı şiirden haz almalı

Sahi
Şairin bol olduğu bir ülkede şiir fukarası mı olmalı
Yoksa yoksa
Şiirin bol olduğu bir ülkede bir şair mi olmalı?


2 Mayıs 2012 Çarşamba

MORUK

Koskoca bir elek aldı bugün eline
Koskoca
Yumdu gözlerini,
Başladı çitilemeye beynindekileri
Su gibi aktı dakikalar
Aklananlar oldu, kapkara kalanlar oldu
Göz kırpanlar da oldu renk değiştirenler de
Nefreti olan o belirdi birden
Bu iyiliğime sakın dercesine
Dedi, ekşiterek suratını nefreti
Tertemiz bir sayfa açsana kendine.

Topaç oldu birden beyni
Döndü döndü, aldı götürdü geri onu
Geçmişinden gözler gördü
Umut dolu yüzler gördü
Omzundan tutma hazır eller gördü,
Onu gördü,
Açmayacağım kendime temiz bir sayfa dedi nefretine
Omuz silkti nefreti, “keyfin bilir” dedi, çekti gitti.

Hava bedavaydı, derin bir nefes aldı
Elini yüzünü yudu, bir bardak da soğuk su içti
Güneş ısıtmaya başladı iliklerini birden
İstediklerini de geçiriverdi elekten

Herkes gibi onunda yanlışları olmuştu,
Pişmanlıkları doruk yapmamıştı da değildi hiç amma
Bir köpek çıktı meydana birden bir de kedi,
Kokladılar topacı sonra dönüp baktılar ona
Kuyruğunu salladı köpek,
Bir tarihte simidinin yarısını bana vermiştin dedi,
Kedi, köpeğe göz kırparak ekledi
Beni bundan kurtarmıştın bildin mi?

Yüreği pır pır etti birden
Gözleri de gülüverdi
Usulcacık, seslendi yüreğine
  elekten düşen gördün
İyi şeyler de yapmışsın bak…

Az evvel bir yerlerde yağmur mu yağdı ne,
Bu güzel toprak kokusu da ne
Bir günde yaşlı bir kadını elinden tutup karşıya geçirmişti
O da ona “ Sağ ol!” demişti.

Parktaydı,
Küçük bir çocuk karşısındaydı
Gülümsüyordu
Kafası karmaşık olan ona bakıyordu,
O baş salladı “ Hayrola ne oldu?” der gibisinden
Çocuk işte, saf ve temiz
Nereden niye geldiyse aklına,
Belki birine benzetti
Belki içine doğdu
Belkide şöyle bir oyun geldi, oynamak istedi
Yarı dökülmüş dişerini göstere  göstere
“ Seni seviyoım ben moruk” dedi
Şimdi arkamdan “ ben senin…”  der  korkusu ile  tabanlarını kaldırdı

“ Moruk” u  topaça sarıp uzaklara fırlattı, moruk denilen
Sevgiyi aldı, içti, can suyu buldu.



25 Şubat 2012 Cumartesi

YUNUS GİBİ

Uzatın ellerinizi Yunus gibi
Bir kere “merhaba” diyene, siz de bin kere deyin
Susanlardan da kaçmayın ha, onlara da açın kucak
Yunus’un torunlarını da yakışan bu olacak.

Söylemek bile fuzuli gülme öyle
Bir ulu ne demiş:” Varsın tekrar olsun, iyiyi söyle”
Yunus da seslenmemiş mi bize şöyle:

“ Ben gelmedim kavga için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.”

11 Şubat 2012 Cumartesi

ÂŞIK OLDUĞUM ADAM


Herkesten farklı o
Masmavi gözleri var
Boy da dalyan nazardan saklasın Allah
Dememi beklemeyin
Hem tıknaz hem de saç telinin sayısı üç beş
Amma velâkin
Herkesten farklı o
Benim âşık olduğum adam o


İnci değil dişleri
Boş gezenin boş da kalfası
Genel kültür derseniz koskocaman bir sıfır
İki çift lafı da getiremez bir araya amma
Herkesten farklı o
Âşık olduğum adam o

Hafiften aksak
Meclislerde de aranmaz pek
Üç beş kitap okumuş mudur derseniz
Yanıtım sanmam olacak amma
Herkesten farklı o
Benim âşık olduğum adam o.

Romantik takılmaz
Babacan da değil hani
Hippi kılıklı ve de
Ter kokusu erkeğin parfümüdür diyenlerden amma
Âşık olduğum adam o

Görenlerin asılır suratı
Sesi de bet
Sanat manat hak getire zaten
Fildişi kule nedir bilir mi bilmem amma
Çapağı görse mertek sanır
Herkesten farklı o
Çünkü âşık olduğum adam o

Annemle babamın gözleri patladı onu görünce o gün
Gül gibi kızları böyle bir adamla, aman allahım!
Tacizden hapis de yattığını da duyunca çıldırdılar
Empati kurdum hemen
Haklıydılar amma
Gönlüm ona konmuştu işte
Âşık olduğum adam o işte



Cebinde metelik yok
Benim altımda son model bir araba
Anlattılar, psikologa götürdüler apar topar
Sandılar ki gözüm kör olmuş
Ama herkesten farklı o
Âşık olduğum adam o



Düğünümüzde
Kulaklarımla duydum,
Büyük konuştun dedi biri babama
Büyük lokma ye büyük konuşma dememişler boşuna
Pek çok kişi yan yana görünce onunla bizi
Tövbe istiğfar getirdiler
Ve…
Sıraya girdiler bizi kutlamak için sağ olsunlar
Kadının yaşı erkeğin yaşının yarısı olmalı safsatasını da
Kinayeli hissettirdiler
İçlerinden bir yerleri ile güldüler mi bilmem amma
Yakıştılar, maşallah dediler
“Bir yastıkta kocasınlar”ı da eklediler…

3 Şubat 2012 Cuma

BİR GÜLSÜN SEN

Bir gülsün sen

Ankara sokaklarının kaldırımlarında
Fırtınalı bir günde
Dudaklardan dökülen sevgi sözcükleriyle
Bir kaldırımdan öteki kaldırıma yürüyen.

Bir gülsün sen
Yarenler sofrasında dost meclisinde
Asılan suratlara tebessüm ettiren
Ve bir kamışsın
Bataklıklarda fışkıran.

Bir gülsün sen
Dulu doluyum denilen bir günde bile aranan
Yaz sıcağında ılık bir bardak su
Ölçüsüz aykırılıklarda denge unsuru
Ve de
Soğuk bir kış sabahında bir bardakla yudumlanansın.

Bir gülsün sen
Defalarca denenen, denendikçe tadı artan
Bir sözcüksün şiirimin bir dizesinde
Atılamayan, oynatılamayan, emsali de bulunamayan
Birine göre yakut, birine göre çakıl taşısın.

Bir gülsün sen
Gecenin bir vaktinde Ankara sokaklarında
Coşkumu paylaşan
Ve kulaklarıma fısıldanan bir sessin
Kaf dağının zirvesinde.

Kim ne derse desin
Sevdiğimsin, benimsin.

4 Ocak 2012 Çarşamba

AÇIK KAPI

Beş ay gibi bir zaman dilimi içerisinde
Beş büyük gazeteye
Beş yüze yakın ilan verdi
Beş bininci müracaat bendim vallahi
Beş dili ana dili gibi bilen bir bendim
Boston’da o biçim işim vardı hani,
Beş yüz doları bahşiş diye verirdim yani
Beni tercih etmesi sürpriz olmadı tabii ki
Benim ihtiyacım yoktu ona, o muhtaçtı bana billahi
Birinci günümde işimin dondum kaldım
...... dolar tazminatını ödeyip kovun, yaramaz işime demiş
Benim daha ne icraatımı görmüş diyecektim...
Behzat efendinin para üstü diye getirdiği beş kuruşu
Bir kenara koyacağıma
Başparmağımın da yardımıyla basket topu yapıp çöpe atmışım;
Bu zihniyet bende olduğu sürece işine yaramazmışım.

2 Ocak 2012 Pazartesi

OLGUN OLMANIN KEYFİ

Duydum inanamadım,
İmtihan edecekmiş bizi dünün çocuğu,
Yediğin naneye bakın şunun dememi bekledi
Seyri sevenler ama,
Cahilliğine verdim…
Çaktırmadan,
Sınasaydı kendi ölçütlerine göre bizi diyeceğim de
Biz de toyduk zamanında…

1 Ocak 2012 Pazar

BAŞLIKSIZ

Ne desem, ne deseler
“Aptal değiliz ya
Biliyoruz bunu yani “derdi

Hep yerinde saydı;
Hep aç kaldı...